Asıl Biz Onun "Hastasıyız"
Kimden bahsettiğimi eminim hemen anlamışsınızdır...
“Hastasıyım!...
Devamını OkuÖzgün müziği, özgürlükçü bakış açısı ve içten samimiyeti ile Karsu kalbimize dokunuyor.
Karsu’nun müziği çok özgün, bu yüzden hayranlık oluşturuyor belki de. Bu özgünlüğün kaynağı nedir?
Hollanda, Türkiye, Amsterdam, İstanbul… İki güzel ülke ve bu ülkelerdeki muhteşem şehirler, Amsterdam, İstanbul, Hatay ve diğerleri…
Sanırım bu ülkeler ve şehirler benim müziğimin sentezi. Bir röportajımda müziğim İstanbul’un mimarisine benziyor demiştim. Tüm o muazzam tarih ve mimari orada duruyor. Ama yine de son derece modern bir şehir. Hep ileriye bakıyor. Özgünlüğümde bu şehirlerin etkisi çok.
Türk ezgileriyle harmanladığım müzik tarzı caz pop olarak tanımlanabilir.
Türk müziğini, şarkılarını dünyaya tanıtıyorsunuz. Bir Türk kızı olmak şarkılarınızı nasıl etkiledi?
Ben evde annemle babamın dinlediği müziklerden ve aldığım klasik piyano derslerinden etkilenerek yavaş yavaş kendi parçalarımı yazmaya başladım. Klasik müzik, caz, Azeri müziği, Karadeniz müziğinden etkileniyor ve İngilizce şarkılar yazıyordum. Türkçe beste yapmaya da cesaret ettim. “Bırak Beni Böyle” ve “Bekledim” ilk Türkçe bestelerim.
Türk müziğini dünyada nerede görüyorsunuz? Mesela Türk müziğinden söylediğiniz bazı şarkılar var Neşet Ertaş’tan “Neredesin Sen” gibi. Bu şarkıları nasıl seçiyorsunuz?
Müzik evrensel ve gerçekten duygusu olan şarkılar benim için çok önemli. Yani insanları çok etkileyen şarkılar bunlar ve ben okurken bambaşka bir etkileşime geçiyorum.
Konserlerimde ‘Türkçe şarkılarınızı anlamıyoruz fakat bizi daha çok etkiledi’ diyorlar. Müziğin gücü bu. Son zamanlarda rahmetli Barış Manço’nun ‘Domates, Biber, Patlıcan’ şarkısını söylüyorum ve bütün seyirciler bana eşlik ediyor. Örneğin bir konserimde yüz bin seyirci vardı ve burada ‘Domates Biber Patlıcan’ı birlikte söyledik.
Sanatınızdaki başarının sırrı nedir? Sadece yetenekli değilsiniz, farklı yaptığınız neler var?
Çocukluğumda evde her türlü müzik dinlenirdi: Klasik, reggae, türkü, Azeri şarkılar…
Ne zaman ki kendim müzik yapmaya ve yazmaya başladım, Türk ezgilerinden esinlendiğimi fark ettim. Ben müzik yaptığımda illa şöyle veya böyle olacak diye düşünmüyorum. O anki hislerime, psikolojime bağlı. Ben her türlü müziğe açığım. Dönem dönem değişebilir.
Karsu sahnede çok huzurlu sanki evinde arkadaşlarını ağırlayıp onlarla sohbet ederken şarkı söyler gibi. Sizin tarafınızda da bu şekilde mi? İnsanlarla iletişime geçme konusunda çok atik ve samimi birisiniz. Bu da sahne performansına yansıyor sanırım. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bazı hikâyeleri babamla ya da menajerimle önceden konuşuyorum. Kelimeler iyi mi, bunu iyi anlatıyor muyum diye. Ama daha çok doğaçlama hikâyeler anlatıyorum. Hatta seyircilerle tek tek sohbet etmeyi çok istiyorum; ama dün akşamki konserime iki bin kişi geldi örneğin. Bu mümkün değil tabii ki. Sahnede kendimi değiştirmiyorum. Yani sahne dışındaki Karsu ile sahnedeki Karsu farklı değil. Samimiyet önemli, ben öyle olduğumu düşünüyorum bu da seyirciye geçiyor.
Kitabınız 50 bin sattı. Bunu bekliyor muydunuz? Kitabınızın depremzedeler için de misyonu çok büyük. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
Hollanda'nın günlük yayımladığı ulusal gazetelerden NRC gazetesi "Hatay bölgesini yeniden inşa etmek epey uzun zaman alacak. Oraların nasıl güzel olduğunu, hayatın tadının nasıl çıkarıldığını unutma tehlikesiyle karşı karşıya kalanlar için bu kitap, bir anımsatıcı görevi de üstlenecek." İfadelerini kullandı. Bu kitap deprem öncesi planlanmıştı. Bu yorum hem mutlu edici aynı zamanda hüzün verici… Hiçbir şey unutulmasın istiyorum.
Bir Hataylı olarak yemek kültürümüze sahip çıktınız ve yurt dışında yaşayan bir sanatçı olarak da bunu çok büyük kitlelere duyurdunuz. Müziğinizin önüne geçebilecek bir şey mi yemek yapmak?
İkinci kariyere başladım diyebilirim… Avrupa’da yani Türkiye dışında ilk kez Türk yemek programı yapılıyor. 24 Kitchen kanalında, ismi “Karsu’nun Türk Mutfağı” ve inanılmaz sevdiğim bir proje. Çok da iyi izleniyor. Hollanda’da çektik. Şimdi Türkiye’de çekiyoruz. Aynı zamanda bir dergide de köşe yazarıyım. Şu anda bir yemek kitabım çıktı ve çok ilgi gördü. Hiçbiri birbirinin önüne geçmez. Hepsinden büyük zevk alıyorum. Hepsini müziğin ritmi ile yapıyorum.
Dinleyicilerinizle paylaşabileceğiniz planlar, haberler var mı?
Özel hayatıma zaman ayırmak istiyorum. Fark ettim ki akıl sağlığı çok önemli. İnsan öyle bir hızla koşuyor ki, durup biraz dinlenmeli… Yaşamayı unutmamalı. Bu benim için geçerli tabii.
Son derece ayrıcalıklı bir hayatım var. Bunun farkındayım ama çalışmak dışında yaşamayı da unutmamalıyım. Bunu biliyorum.
Müziğinizde daha iyi olmak için ne yapıyorsunuz? Kriterler neler bu konuda sizin için?
Müzisyen olmak beraberinde bir şöhret de getiriyor. İnsanlar sizin sözlerinizi dinliyorlar. Sözlerimin insanlarda nasıl bir etki bıraktığını bilemem ama iyi bir şeyler yapabilmek istiyorum.
Müzikle, işlerimle kişisel hayatımı da ayırdım. Evimde albümler göremezsiniz mesela. Ama bir yanda da müzik benim kimliğimin bir parçası. Sadece müzik değil, benim müziğimi dinleyen insanlar da benim kimliğimi oluşturuyor.
Şarkılarınızın söz ve müziğini kendiniz yazıyorsunuz. Sizce bunu yapabilmek ilham ile mi alakalı yoksa donanım ile mi? Sizin bu konudaki motivasyon kaynağınız nedir?
Son albümümde 11 şarkı var. Bir tek “Domates, Biber, Patlıcan” Barış Manço’nun. Diğerlerinin tamamı söz ve beste olarak bana ait. Piyano arkasında çalışıyorum. Aklıma bir şey geldiğinde hemen telefonuma veya elimin altında bulduğum kâğıtlara, zarflara yazıyorum. Bu söz veya müzik olabilir. Albüm kayıt zamanı geldiğinde de bu yazdıklarımı stüdyoda yapımcılarla birlikte gözden geçiriyoruz. Böylece şarkılar ortaya çıkıyor.
Şarkı sözleri ise tamamen başkalarının hayatlarından, etrafımda gördüğüm şeylerden ilham almam sayesinde ortaya çıkıyor.
Çok yönlü bir sanatçı olarak ilgi alanınıza giren konularda çok başarılısınız. Kadın olarak bunları yaparken daha başarılı olmak zorunda hissettiğiniz oldu mu?
Özgürlük, hayattır benim için. Hayatımdaki en önemli şey hatta. Mutluluğumdan bile daha önemli diyebilirim. Özgür hissettiğim için istediğim müziği yapabiliyorum, istediğim şeyleri söyleyebiliyorum, istediğim gibi giyinebiliyorum. Kariyerimi de bu özgürlüğün üzerine kurdum zaten. Çünkü özgürlüğün varsa hayat planını kendin çizebiliyorsun, o da çok önemli.
Ve 9 Mayıs gecesi sizlerle harika bir organizasyonda sahne aldım umarım gelen herkes programı beğenmiştir. Teşekkür ederim.
Karsu biz size çok teşekkür ediyoruz, evrensel müziğiniz ile davetimizi çok özel kıldınız, ayrıca bu güzel röportaj için de çok teşekkür ediyorum.
Kimden bahsettiğimi eminim hemen anlamışsınızdır...
“Hastasıyım!...
Devamını OkuBundan üç yıl önceydi. Bir havalimanında Buket Uzuner’i aramış söyleş...
Devamını OkuO yaşayan bir tarih. Tarihçi değil, tarihin kendisi. Üstelik sadece Türkiye&rsqu...
Devamını Oku