single image
04-07-2024
Serkan Ocak

"Bir ömür nasıl yaşanacağını en iyi anlatan isim" İlber Ortaylı

O yaşayan bir tarih. Tarihçi değil, tarihin kendisi. Üstelik sadece Türkiye’de değil, dünyanın sayılı tarihçilerinden. 

Prof. Dr. İlber Ortaylı, akademisyen, yazar ve tarihçi kimliğinin yanı sıra nükteli diliyle de sevilen bir bilim insanı. 

Sanırım Türkiye’de onu tanımayan, sivri dilini bilmeyen yok. 

Bir ömür nasıl yaşanacağını en iyi anlatan isim. 

İlber Hoca’yı yakalamak zor. 77 yaşında. Ancak enerjisi bitmiyor. Sürekli yeni bir etkinlikte. Yoğun koşuşturmacasında İlber Hoca’yı Bodrum’da yakaladık. Birleşim Dergi’nin sorularını yanıtladı. Hayatına dair yine kısa ama derin anlamlar içeren cevaplar verdi. 

Bir insan kaç yaşına kadar çalışır, çalışmalıdır? Çalışmanın yaşı var mıdır? 

İnsan öleceğini bilen bir mahluktur. Bundan dolayı bu akıbetini unutması için koşuşturması gerekir. Beynini meşgul etmesi gerekir. Bunu yapamadığı takdirde yani tembellik ve atalet içinde sağlığını kaybeder. Ruh sağlığını. Çalışmak zorundasın. Ta ki ölene kadar demeyeyim ölüm zaten nihai neticede…

 

30 yaşında kadar mutlaka ne yapmalıyız? 

30 yaşına kadar ezberlenecek şeyleri bitirmemiz lazım. Tarih, coğrafya, lisan... Zaten unutuyorsun. Kolay öğrenirsen de unutursun. Daha erken yaşlarda da spor ve müzik, güzel sanatlar gibi şeyleri bitirmen lazım. Çünkü ondan sonra eğilemiyorsun artık. Onun için çocuk eğitimi çok önemli. Bazı şeyleri yapamıyorsun yani bir yaştan sonra kabiliyetin olsa bile köreliyor.

 

Bugün Türkiye'de ahlaki yönden insanlarda gördüğünüz en büyük eksikler neler? 

Herkes ahlaksızdır dünyada. Milli bir şey yok. Bizim millette ahlak yok, kimsede yok. Fakat mühim olan rasyonaliteye getirmek. Yani senin bu ahlaksızlıkla kaybın mı var yoksa kazancın mı var? Bunu öğreteceksin insanlara. Çok yakın bir dostunu hemen aldatabilirsin. Ama biterse bütün hayatını kapatır. Artık dürüst iş de yapamazsın. 

 

‘Bir ömür nasıl yaşanır’ kitabınızda özellikle gençlere kendilerini nasıl yetiştirmeleri gerektiğiyle ilgili tavsiyeler veriyorsunuz. Siz kendinizi yetiştirmek için neler yaptınız? Aileniz buna ne gibi katkılar sundu? 

Aile de elinden geldiğince yardım etmiştir ama bazen ben ailenin fazla dediği şeyleri de yaptım yani onu da söyleyeyim. Hiç kimse çocuğun bütün istediklerini makul görüp desteklemez. Hatta engellemeye çalışır. Fazla dağıtıyorsun. Lüzumsuz iş yapıyorsun falan gibi. Orada sen kendin direneceksin. 

Gençlere vereceğiniz en büyük tavsiyeler nelerdir? 

Yolunuzu iyi seçin. Seçemediğiniz takdirde tashih yoluna gidin. Tashih imkânınız vardır belirli bir yaş içinde. Önceliklerinizi tüketime değil, maddi tüketime değil öğrenmeye, gezmeye falan ayırmamız lazım. Bu daha eğlencelidir. 

 

Mutlaka okunması gereken üç kitap söyleyebilir misiniz? 

Şevket Süreyya Bey’i okuyun, Türkiye tarihi için. Üç tane kitabı var; Enver Paşa, Suyu Arayan Adam, Tek Adam (Atatürk)…

 

Evlilik üzerine de birkaç şey söyleyebilir misiniz? Özellikle pandemiden sonra çok boşanmalar arttı. İnsanlar eşleriyle geçinemiyor. İlişkileri sağlıklı yürütmek için neler yapmalıyız?

Önce kafayı bulman lazım. Aynı kafada olacaksın. Emek birliğin olacak. Yapmazsan pandemi değil her şey, rüzgâr bile yıkar. 

Kendimizi günlük siyasetten uzak tutmalı mıyız? Bunun için ne yapmalıyız? 

Günlük siyasetten uzak tutamazsın. Herkes siyasi mahluk, siyaset sana karışır, sen karışmasan bile. Ama şunu da söyleyeyim, profesyonel bir şeydir siyaset. O da bir meslektir. Batı Avrupa'nın, demokratik toplumları siyaseti profesyonel olarak yaparlar. Öyle emekli olan hatunun ‘ay şimdi belediye meclisi üyesi olayım’ diye bir partiye girmesiyle siyaset olmaz. Ya da adamın birinin işi kötü gidince belediyeye, meclisine konması gibi şeyler bize hastır onlar. 

 

İlber Ortaylı kimdir? 

Çoğumuz seviyoruz İlber Hoca’yı. Ancak hayatındaki küçük ayrıntıların eminim çoğunu bilmiyoruz. 

Birleşim Dergi olarak kısa bir özgeçmiş araştırması yaptık İlber Hoca hakkında. 

 

İlber Ortaylı’nın annesi Kırımlı Türkü Şefika Hanım ve babası Kemal Bey, Stalin’den kaçıp Avusturya’ya bir mülteci kampına sığınmıştı. İlber Ortaylı da bu mülteci kampında 21 Mayıs 1947’de dünyaya geldi. Ortaylı ailesi iki yıl sonra Türkiye’ye göç etti. 

 

Ortaylı’nın yazar annesi Ankara’da Dil Tarih Kurumu’nda, babası ise askeri bir fabrikada uçak fabrikasında çalışmaya başladı. 

İlber Ortaylı, ilk ve orta öğrenimini İstanbul Avusturya Lisesi’nde, liseyi Ankara Atatürk Lisesi’nde tamamladı. 1970’te Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi tarih bölümünü bitirdi. 

 

Ortaylı, üniversitenin ardından yüksek lisansla birlikte uzun süre yurt dışında yaşadı. Yüksek lisansını Chicago Üniversitesi'nde 2016’da hayatını kaybeden tarihçi Halil İnalcık ile yaptı.

 

Türkiye’ye dönene kadar Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Münih, Strazburg, Sofya, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı, seminer ve konferanslar verdi. 

 

1989’da Türkiye’ye döndükten sonra profesör oldu. 2002’ye kadar da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin İdare Tarihi Anabilim dalının başkanlığını yaptı. Sonrasında Galatasaray Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde öğretim üyeliği görevlerinde bulundu. 

 

İlber Ortaylı, 2005’te Topkapı Sarayı Müzesi müdürü oldu. Yaş haddinden emekli olana kadar yedi yıl bu görevde kaldı. Bu yıllarda yaptığı televizyon programları ile tanınırlığı iyice arttı. 

 

Alametifarikası sivri dilliği 

Kendi hazırladığı ve konuk olduğu televizyon programlarında kimseyi kırmaz ancak nükteli bir dil kullanır. Karşısındaki “Hiç böyle saçma bir soru duymadım” diyecek kadar sözünü sakınmayan ancak sonrasında da soruya sakin sakin cevap veren biri. Kimseden lafını esirgemez, nabza göre şerbet vermez. 

 

Engin yaşam bilgisi ve bilgece kullandığı kelimeler onun bu sivri dilli söylemlerini de sempatik hale getiriyor. Ortaylı’nın alametifarikası da bundan geliyor. 

 

Ortaylı, çıktığı televizyon programlarının yanı sıra sayısız makale ve köşe yazısı, 50’den fazla kitap yazdı. Ancak bilgisayarla arası iyi değil. Hiçbir sosyal medya hesabını kendisi kullanmıyor. Yazdıklarının çoğu aslında Ortaylı’nın ses kaydı alınarak editörler tarafından hazırlanıyor. 

 

Hürriyet’te çalıştığım dönemlerde tüm yazıları bu şekilde kayda alındı, dizildi ve yayımlandı. 

 

Kitaplarının büyük kısmı, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihi ile ilgili. Ortaylı’nın seyahat kitapları da büyük ilgi görüyor. Son dönemlerde editörlüğünü Yenal Bilgisi’nin hazırladığı nehir söyleşi ‘Bir Ömür Nasıl Yaşanır?’ en çok satan kitaplarından biri. Yaşamdan tavsiyelerin yer aldığı kitap, uzun süre çok satanlar listesinde ilk sırada yer aldı. 

Kaç dil biliyor? 

 

Ortaylı’nın kaç dil bildiği bir tartışma konusu. Kimine göre dokuz dil biliyor ancak o buna karşı çıkıyor. Kendi ifadesiyle, Avrupa dillerinden Almanca, İngilizce, Rusça, Fransızca, İtalyanca biliyor. Latinceyi az biliyor. Farsça için “Bilirim”, Arapça içinse “Eh” diyor. İbraniceyle de uğraştığını söylüyor, Osmanlıcayı da Arap harfleriyle okuyabiliyor. 

 

Puşkin Madalyası sahibiydi 

Ortaylı, hayatına ulusal ve uluslararası birçok ödül de sığdırdı. 2017’de Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nün sahibi oldu. Ödül töreninde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ortaylı için “Yaşayan bir tarih” ifadesini kullandı. 

Ortaylı, 2001’de de Aydın Doğan Ödülü, 2006’da İtalya’da düzenlenen Avrupa ile Akdeniz Arasında Lazio Ödülü’nü kazandı. 

2007’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin imzasıyla Rusya tarafından Rus dilini ve kültürel mirasını yayan, ülkelerin ve halkların birbirlerine yaklaşmasını sağlayan kişilere verilen Puşkin Madalyası'na layık görüldü. Ortaylı, ayrı zamanda Türk Tarih Kurumu’nun da şeref üyesi. 

Ortaylı’nın Ayşe Özdolay ile 17 yıllık evliliği (1981-99) oldu. Bu evlilikten de Tuna isimli kız çocuğu var. 

Tüm bu akademik çalışmalara, ödüllere, engin tarih bilgisine rağmen renkli bir kişiliği var. Bir gün “Mobilyacı gezeceğinize dünyayı gezin” diyerek yeni evlenecek çiftlere sesleniyor.  Diğer gün Midilli’de çıplak ayakla oynadığı Harmandalı oyunuyla sosyal medyada viral oluyor. 

Midilli’de çıplak ayakla Harmandalı oynadığında ben de karşısındaydım Hoca’nın. Hatta “Hocam zeybek oynayalım mı?” dedim. Kalktı. Kollarını açtı. Ayakkabılarını fırlattı. 

Neticede ortaya sirtakiyle karışık bir Ege havası çıktı. 

Birlikte Ege’nin Efeleri olmuştuk. Ama en önemlisi Midilli’yi İlber Ortaylı’dan dinlemek unutulmazdı. 

Prof. Dr. Ortaylı’ya göre Midilli’ye gitmek için nedenler şöyle: “Osmanlıdan kalan bölgenin en iyi zenginlikleri... Midilli mübadillerinin vatanı,  Osmanlı donanmasının önemli üssü ve en önemlisi bilmemiz ve öğrenmemiz gereken bir yer olması...”

 

Benzer Yazılar

TÜMÜ
back to top