single image
13-04-2023
Doç. Dr. Erol CANSIZ

Hızla Artan Tehlike; Ağız Kanserleri

Ağız kanserleri; dudaklar, dil, yanaklar, boğaz, diş ve dişetleri ile çene kemiklerini etkileyen, tüm kanser tipleri içerisinde %5’lik bir görülme sıklığına sahip olan ve gün geçtikçe görülme sıklığı artan hastalıklardır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO)  yayınladığı istatistiklere göre dünya çapında her yıl ortalama 40 bin kişiye ağız ve çevre dokularını ilgilendiren tümöral oluşumlara bağlı kanser tanısı koyuluyor. Ayrıca 2014 yılında rapor edilen verilere göre ağız kanserleri nedeniyle hayatını kaybeden hasta sayısı 15 binin üzerinde. Teşhis ve tedavi yöntemlerindeki gelişmelere rağmen ağız kanserleri hâlâ en ölümcül kanser tipleri sıralamasında üst sıralarda.

  Ağız kanserlerinin görülme sıklığı 40 yaşını aşmış erkeklerde en üst seviyede; bu hastalarda aynı yaş gurubu kadınlara oranla iki kat daha fazla ağız kanseri rapor ediliyor. Ancak yapılan son istatistiksel çalışmalar ağız kanserlerinin cinsiyet ve yaş ayrımı olmaksızın hızla arttığını gösteriyor.

Alkol ve sigara kullanımının, genetik yatkınlığın ve hatalı dental tedavilerin ağız kanserlerinin gelişiminde ana nedenler olduğu bilinmekte. Sigara veya alkol kullanan hastalarda ağız kanseri görülme sıklığı, kullanmayan hastalara göre 10 kat daha fazla. Hem sigara hem de alkol kullananlarda ise bu oran 15 kata kadar çıkıyor. Ailesinde kanser hikâyesi bulunan kişilerin ise bu hastalıklara yakalanma ihtimalleri çok daha yüksek. Hatalı dental tedavilerin ağız kanserlerinin gelişimindeki etkisi uzun yıllardan beri bilinmekte. Özellikle sürekli vuruk yapan hareketli protezler ve doğal anatomiye uygun yapılmayan dental tedaviler, kronik iritasyona (tahriş) bağlı tümör gelişiminin ana nedeni. Bu sebeplerin yanı sıra uzun süre güneş ışığına maruz kalmak ya da solaryuma girmek de ağız çevresi cilt kanserlerinin gelişimini tetiklemekte.

Ağız kanserlerinde diğer tüm kanser tiplerinde olduğu gibi erken teşhis ve tedavi çok önemli. Bu noktada 6 aylık rutin diş hekimi kontrolleri aksatılmamalı. Bunun yanında hastalar ağız ve çevre dokularında herhangi bir anormallik hissettiklerinde vakit kaybetmeden bir diş hekimine, ağız diş çene cerrahisi uzmanına ya da oral diagnoz (tanı) ve radyoloji uzmanına başvurmalılar. Özellikle ağız ve çevre dokularında 15 günden daha uzun süre geçmesine rağmen iyileşmeyen yaraların bulunması, özellikle yumuşak dokuların içinde, çevredeki dokulardan daha sert ya da farklı renkte oluşumların hissedilmesi, yüzde ve çene kemiklerinde asimetrinin ortaya çıkması, dişlerde sallantı ve çapraşıklık meydana gelmesi gibi durumlarda vakit kaybetmeden bir profesyonele muayene olunması önerilmektedir.

Günümüzde ağız kanserlerinin teşhisinde pek çok gelişmiş yöntem kullanılmakla birlikte, kesin tanı için geleneksel biyopsi yöntemleri vazgeçilmezdir. Kanser şüphesi taşıyan bölgeden alınacak doku örneğinin mikroskobik olarak incelenmesiyle kesin tanı konulabilir ve tedavi planlanabilir. Bu biyopsi işlemi de tümörün büyüklüğüne, lokalizasyonuna, hangi dokuları etkilediğine ve klinik görünümüne göre farklı şekillerde gerçekleştirilebilir. 

Kanser teşhisinin koyulmasının ardından tümörün tipine ve ilerleme etkinliğine göre tedavi planlanır. Çoğu tümör tipinde cerrahi müdahaleyle tümöral oluşumun çıkarılması esas tedaviyi oluşturur. Cerrahi tedavi yanında tümörün cinsine göre radyoterapi (ışın tedavisi) ve kemoterapi işlemleriyle de cerrahi tedavi desteklenebilir. Bazı kanser tiplerinde ise radyoterapi ya da kemoterapi tek basına tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.

Cerrahi tedavilerden sonra hastaların hayati fonksiyonlarına devam edebilmeleri ve estetik ile ilgili sorun yaşamamaları için rekonstrüksiyon (yeniden oluşturma)işlemleri gerçekleştirilir. Bu işlemlerde cerrahi olarak çıkarılan bölgelerin rehabilite edilmesi gerekir. Yumuşak doku ve sert dokulardaki kayıplar için vücudun farklı bölgelerinden elde edilen greftler (yama) kullanılabileceği gibi, bazı durumlarda sentetik protezlerden de faydalanılabilir. Diş eksikliğine neden olan cerrahi yaklaşımlardan sonra ise dental implant destekli sabit protezler ya da hareketli protezler ile dental rehabilitasyon gerçekleştirilebilir.

Olası kanser riskini azaltmak için sigara, pipo, sigar, nargile gibi tütün ürünlerini kullanmayınız, tütün çiğnemeyiniz. Alkol tüketiminizi sınırlandırınız. Kanserojen gıdalar tüketmeyip, meyve ve sebze ağırlıklı besleniniz. Uzun süre güneş ışığına maruz kalmayınız, eğer kalmak zorundaysanız, yüksek izolasyon özelliğine sahip koruyucu kremler kullanınız. Düzenli diş hekimi kontrollerinizi aksatmayınız, eski ve hatalı dental tedavilerinizi yeniletiniz.

Sağlıklı ve huzurlu bir ömür geçirmeniz dileğiyle.

Benzer Yazılar

TÜMÜ
back to top