İçinde bulunduğumuz yüzyılda günden güne daha fazla kendini hissettiren iklim krizi vakit geçirdiğimiz her türlü yaşam alanı dizaynlarını çok daha farklı tasarlamamıza neden oluyor. Bu etkiyle yola çıkarak hayata geçirilen yeni bir tasarım türü olan ‘’Rejeneratif Tasarım ve Mimariyi’’ incelemek istedik bu sayımızda.
Mimari ve tasarım süreçlerine yansıyan rejeneratif yaklaşım, çevre dostu ve sürdürülebilir tasarım ilkelerini benimseyen, mevcut kaynakları etkin bir şekilde kullanmayı amaçlayan, insanlığın çevreye verdiği zararı minimuma indirmeyi hedefleyen bir felsefe olarak karşımıza çıkıyor. Rejeneratif tasarım ile sürdürülebilir tasarım arasında beliren bazı farkları görmemiz bu felsefeyi daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.
Sürdürülebilir tasarım kavramı, bir sahayı bu gelişimin çevreye verdiği zararı azaltacak şekilde geliştirmektir, esasen hem inşaat hem de işletme aşamasında sıfır etkiyi hedefler. Bu yaklaşım, gelecek nesiller için doğal çevremizin sağlığını daha fazla tehlikeye atmadan mevcut neslimizin ihtiyaçlarını karşılamamıza olanak tanır. Sürdürülebilir yaklaşım, doğal çevremizde halihazırda yaratmış olduğumuz krizi görmezden gelinir. Bu mevcut hasarı telafi etmek için 'nötr' veya sürdürülebilir bir yaklaşımın ötesine geçmemiz ve bunun yerine çevre üzerinde olumlu bir etki yaratmayı hedeflememiz gerekir. Rejeneratif tasarım tam da bunu yapmayı amaçlamaktadır.
Amaç, bir projenin kötü sonuçlarını en aza indirmek yerine daha geniş bir çevre için iyi sonuçlar yaratmaktır. Biyolojik alanda ‘rejeneratif’ çeşitli dokuların ve hücrelerin yenilenmesi, onarılması ve kaybedilen hücrelerin, dokuların yerine yenilerinin konulması anlamına gelir. Dolayısı ile rejeneratif mimari akımı da insanlığın sebep olduğu ekolojik hasarı tersine çevirmeyi hedefler.
Rejeneratif tasarım, bir projenin başlangıcında başlar ve bütüncül bir sistem yaklaşımını benimser. Toplumun ve insanların ihtiyaçlarını doğal dünyanın ihtiyaçları ile bütünleştirir ve dengeler. Bu sistemlerin tasarımı daha sonra aşağıdaki özelliklere sahip bir proje oluşturmak için kullanılır. Bir başka değişle inşa edilen yapılar hem içinde bulundukları ekosistemle uyum içinde var olabilir hem de kullandıkları kaynakları çevreye geri kazandırma potansiyeline sahip olurlar. Aklımıza gelecek tüm yapıların inşası sırasında meydana gelebilecek hasarları telafi etmek, salınan karbonu sıfırlamak ve biyolojik çeşitliliğin gelişmesine katkıda bulunmak da bu akımın temel hedefleri arasında yer alır.
Rejeneratif mimarlar genelde çevre dostu ve geri dönüştürülebilir malzemelerden faydalanırlar, enerjiyi olabildiğince verimli kullanan çözümler ile ilerlemeyi tercih ederler. Yerel bitki türlerini destekleyen peyzaj tasarımları tercih edip, yağmur suyu kullanmaya dikkat ederler. Atık suyun geri kazandırılması ve atık üretiminin minimuma indirilmesi de uyguladıkları diğer pratikler arasında yer alır.